Necip Fazıl Kısakürek’in “Lafımın dostusunuz davamın yabancısı/Yok mu sizin köyde çeken fikir sancısı…” diye bir dizesi var. Aynı şeyleri düşünüp aynı konuşamadığım, his edip de anlatamadığım zaman, aklıma hep bu dize gelir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda her kayıt döneminde, ‘bağış alınmayacaktır, biline; bağış alanın boynu vurula’türünden, teşbihte hata olmasın, “tavşana kaç, tazıya tut” kabilinden açıklamalardı. Bir İl Milli Eğitim Müdürü’nün, “Okulların personel eksiği ile nasıl zor durumda olduğunu ve nasıl ayakta durduğunu ben biliyorum. Her ne kadar ‘zorunlu bağış almayın’ diyorsak da, eğer veli veriyorsa, ceketini de alın derim” dediğini duymuştum.
Bu, aslında aşağıda yaşanan dramın en belirgin tarifiydi. Bakanlar, okul müdürlüğü ya da Milli Eğitim’de tabandan tavana yükselmeyle gelmediğinden, öğretmenler ve okul yönetimleri çoğu kez hariçten gazel okumayla karşı karşıya kaldılar. Kısacası, Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in affına sığınarak, “Eğitimin dostusunuz Bakanlığın yabancısı/Çekmediniz bilemezsiniz nedir okulun sancısı…” demek yerinde olacaktır.
Hadi anladık, Bakan, akademisyen olması dolayısıyla eğitimci ama kurum içinden yükselerek gelen birisi değil. Kurumun yaşadığı dramın yabancısı ve sorunları ayrıntısına kadar bilmesini de beklemiyoruz. Alelacele genelge yayınlayıp TİM kuran, “Alo İhbar Hattı” tahsis eden ve bütün okul yöneticilerini zan altında bırakıp adeta aşağılayan nihai muhatap Bakan olsa da, onu bir kenara koyalım. Genelge hazırlayıp Bakan’ın imzasına sunanlar; doğal olarak siyasi düşünen, okulların durumunu ve işin iç yüzünü bilmeyen halkın serzenişlerini önceleyen Bakan’ın gururunu okşamak, beni fark et demek yerine, aşağıdaki soruların cevaplarını içeren bir brifing ile işe başlamalıydılar.
Bu soruları çoğaltmak ve sıkıntıları sıralamak için üç nokta koyup, okuyan okul idareleri ‘devam etsin’ desem, yazılanları topladığınızda ansiklopedi çıkar ortaya. Peki, her şey ortadayken, soruna yabancı davranıp ‘görmüyorum, bilmiyorum ve duymuyorum’ demenin ne anlamı var? Okul müdürlerinin şantiye görevlisi, yardımcılarını ve öğretmenleri dilenci konumuna düşüren bu sorunların çözümüne yönelik cümle kurmak dururken, okul yöneticilerini aşağılayan ve TİM kuranlar ne yapmak istiyor? Bence, 444’lü “Alo İhbar Hattı” ve “Özel TİM” yetmez; MİT’i, Genelkurmayı, sınırdaki “Terörle Mücadele Birliklerini”, hatta“Özel Harekâtı” bu konuya tahsis etmek ve okullara kaydırmak lazım(!)
Hem okul yönetimleri ne iş yapıyorlar ki, akşama kadar yatıyorlar. Okul idareciliği yan gelip yatma yeri mi ki? İkili eğitim yapan bir okulda yöneticiler sabah 7.00’da okula gelip akşam 19.00’da okuldan ayrılıyorlar. Akşam 19.00 ile sabah 7.00 arası 12 saat bir boşluk var. Müdürler ve yardımcıları bu saatlerde okulda yardımcı hizmetli olarak fazla mesai yapabilir ve okulları süpürebilirler, öyle değil mi? İlköğretim okulu müdürlüğü yapan ve sorunu iliklerine kadar yaşayan biri olarak, brifingi eksik veren bürokratların zihnini açmak(!) için bu önerileri yaptım.
Allah aşkına, okulların finansman problemi çözüldü de müdürler inadına halka eziyet etmek için mi onları bağışa zorluyor. Eğer böyle bir şey varsa, tespit edin, sadist ruh yapısına sahip olduğundan, ibret-i âlem olsun diye çarmıha gerin, sendikalar olarak biz de tempo tutalım.
Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer’e sendika merkezi olarak yaptığımız ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde sunduğumuz raporun ilk iki maddesinden birisi; eğitim kurumlarının hizmetli personel sıkıntısı ve sorunun acilen çözülmesi talebidir. Sayın Bakan alelacele imzalayarak yürürlüğe koyduğu talimat ve ihbar hatları ile okul idareleri başta olmak üzere eğitim camiasını son derece üzmüş ve tepkiyi doruğa çıkarmıştır. Anlaşılan yeni Bakanımız okullara yabancı. Başbakan, imkânsızlık içinde yaşamını sürdüren ailelerin durumunu anlamak için çat kapı iftar sofralarına gidiyor. Milli Eğitim Bakanı’ndan aynı duyarlılığı bekliyor ve merkezi bazı okullar istisna, çat kapı okul ziyaretleri yapıp, ‘bu okullar nasıl ayakta duruyor’ sorusunun cevabını bizzat müşahede etmesini öneriyorum.
Günlerdir gelen telefonlardan ve tepkilerden anlaşılan; okul idareleri, arsız durumuna düşmemek için, şu an velilerden herhangi bir talepte bulunmamaktadır. Herkes ‘Bakan’ın bir bildiği var herhalde’ diye kurulacak tılsımlı cümleyi beklemektedir. Okullar açıldığında, giderler nasıl karşılanacak ve ‘Okul Aile Birliği bütçesinden ücretli çalıştırılan hizmetli personelin maaşı nereden ödenecek’ sorusu, Sayın Bakanımız ve işgüzar bürokrasi hariç, herkesin ortak sorusudur.
Hiçbir sendika, okullarda para toplanmasının, eğitimci ile öğrenci-veli arasında dilencilik ilişkisinin devamından yana olamaz. Ortada bir çaresizlik söz konusu ve çile, hayatın bir parçası haline dönüştü. Çok acı ama eğitimciler çileyi, ‘kaderimse, çekerim’ diyerek istemeden de olsa içselleştirdi. Sayın Bakan’dan, çekilen çileyi yerinde teşhis etmesini bekliyoruz. Sorunu teşhis etmeden yayınlanan ‘bağış alınmayacaktır, biline; bağış alanın boynu vurula’ yazısı ve devamında gelen yaptırımlar tepkiyle birlikte, farkında olmadan, yeni bir umudu da ortaya çıkardı.
Hep birlikte, ‘Sayın Bakan’ın bir bildiği var herhalde’ cümlesini kuruyor ve erken bayram yaptıracak haberi sabırsızlıkla bekliyoruz.
Ya bayramı erkene alacak cümle yoksa? Her şeyi biz sorup cevabı da biz vermeyelim. Onun cevabını da başkaları versin…
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz
Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız
Pagan kültürden medet uman çağdaşlık
Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Paradigmalar sarmalında kadın ve emek
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"
Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir
Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor
Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır
Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği
Bugün için umut gelecek için müjdeyiz
Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz
Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz
Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen
Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz
Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli
Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz
Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır
Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız
Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz
Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak
"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."
Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu
Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz
Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti
Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler
'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz
Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu
Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...
Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?
KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli
Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?
Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu
Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam
Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!
'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır
Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma
FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?
İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur
İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır
Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi
YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır
Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı
Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal
Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!
Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?
MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?
Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık
Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum
Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar
MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı
Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin
Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum
Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…
Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine
Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete
Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri
Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?
‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!
Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı
Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık
Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor
Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum
Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!
Yalan Namertlerin Cesaretidir
Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…
Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?
Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor
BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?
Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!
Doğru adımlarla büyük hedeflere yürümek
Dostluğa Dair...
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ