Eğitimciler Birliği Sendikası İstanbul 2 NoluŞube Başkanlığı tarafından 13. sü düzenlenen ve Afyon’da gerçekleştirilen genişletilmiş divan toplantısına şubeye bağlı Arnavutköy,Bayrampaşa, Büyükşehir, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Sultangazi ilçelerinin yönetim kurulu üyeleri ve şube disiplin kurulu üyeleri ile Genel Başkan Yardımcıları Atilla OLÇUM ile Hasan YALÇIN YAYLA katıldı.
Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından açılış konuşmasını Şube Başkanı Rıfat Kavak gerçekleştirdi. Kavak;Genel Başkanımız Rahmetli Mehmet Akif İnan ve yol arkadaşları ile sonradan bu yolda mücadele eden ve vefat eden Erol Battal ağabeyimiz gibi nice gönül dostlarına rahmet temennisinde bulundu. Kavak :”Sendikanın kuruluşundan bu tarafa mücadele halinde devam eden ilerleyişinin bir parçası olarak İstanbul 2 nolu şubenin de yerinin yadsınamaz olduğunu , İstanbul’da bu mücadeleyi başlatan Muzaffer Doğan, Hikmet Tekin , Alim Türkyılmaz,Ünal Mamur,Necip Yılmaz,Yavuz Padem ve 2 yıl önce şubemizin başında olup Ankara’ya Genel Başkan Yardımcısı olan Hasan Yalçın Yayla gibi büyüklerimiz mücadelenin devam etmesinde önemli etken kişiler olarak yer aldılar ve mücadelenin yükünü en iyi şekilde yürüterek bizlere teslim ettiler.”dedi.
Kavak: “ Şube yönetimimiz , İlçe yönetimleri , kadın kolları ve temsilcilerimizle birlikte bu mücadele Şu anda da devam etmektedir.Çeyrek asırlık mücadelede buraya gelmek kolay olmadı Sendika kurulmak istenirken problemler yaşandı, kurdurmak istemediler, kurulum aşamasında engellemeler yaşandı. Bu dönemlerle birlikte biliyorsunuz 28 Şubat’ta engellemeler yaşandı. Üyelerimiz istifa ettiler veya sendikaya yanaşmaktan korktular. Ve bunun gibi nice olaylar meydana geldi. Son olarak Gezi parkları ve malum süreç yaşandı. Aslında bu olayların merkezinde bizlerde varız. Sadece siyasiler değil Türkiye’de STK ların güçlenmesini gören ve bu kesimlerin büyümesinden ve Türkiye’nin büyümesinden rahatsız olanlar da farklı yollara başvurdular.
En son olarak 15 Temmuz sürecine yaşadık. Bizler, teşkilatımız, genel merkezimiz, sonra tüm Türkiye’deki şubelerimiz olayın gerçekleştiği andan itibaren sokağa indik ve süreci beraber yaşadık. Zor günler geçirdik ve daha önceki ve daha önceki yaşadığını zorluklardan da ders çıkartarak geleceğe daha Ümitli bakmayı kendimize şiar edindik. 15 Temmuzdan çıkaracağımız dersler var. 40 yıl boyunca çalışmış çocuklara dokunmuş ve bir altyapı oluşmuş ,ülkeyi darbe girişimine sokabilecek noktaya gelmişler. Batıl diyebileceğimiz bu yapılar bu bedeli öderken ,hak yolda , İslam yolunda giden bu arkadaşlar niye bedel ödemesinler. Ödediler ama hala işimiz bitmiş değil. Bu yüzden de hepinizden ana kademedeki tüm arkadaşlardan işimizin çok olduğunu ,işimizin bitmediğini, işimizin daha yüklü olduğunu bilmelerini isterim. Bizim bahanelere ihtiyacımız yok .Teşkilat kültürümüz çerçevesinde teşkilatın bize verdiği ana fikirleri uygulayacağız ve teşkilatımızın sağlamlaştıracağız. “ dedi.
Kavak; en büyük çalışmanın sendikaya üye çalışması olduğunu ,bu sendikaya giren her bir üyenin Sendikanın nasıl hareket edebileceğini öğrendiğinive teşkilâtın mayasını aldığını, sendikamızın genel merkezimizin hedeflediği üye sayısına ulaşacağımızı belirtti.
Merhum Erol Battal’ın Sendikanın tarihini 3 döneme ayırdığını, birinci dönemin “Bismillah” dönemi olduğunuikinci dönemin “Maşallah” dönemi olduğunu 3. döneminde “ya Allah” dönemi olduğunu belirtmiştir. Bizde dördüncü dönemin “İnşaallah”dönemi olduğunu belirterek bundan böyle İnşaallah Genel Merkezin başlatmış olduğu uluslararası arenada dışa yapmış olduğumuz gezilerin büyük ufuk açmasını temenni ediyoruz, gelecek adına İnşallah Memur-Sen’e davet tercihimiz Evet noktasında bu hedefimize ulaşırız diyoruz.” diyen Kavak; Eğitim Bir Sen 2 Nolu Şubenin 7i temsilcilikten oluştuğunu, bu temsilciliklerde yaklaşık 7 bin tane üyemiz bulunduğunu , İnşallah 15 Mayıs’ta bu sayının belirlediğimiz hedefleri de yakalamış olarak karşımıza çıkacağı ümidiyle tüm teşkilat mensuplarına çalışmalarından dolayı teşekkürlerini sunduğunu belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Genel Başkan Yardımcısı Atilla OLÇUM
Çeyrek asırlık bir mücadele olmasına rağmen Eğitim Bir Sen gibi bir kurumsal kimliğin sadece mayasını 25 yıl önceden aldığını söylemek haksızlık olur. Eğitim Bir Sen bu ülkenin, bu milletin ,bu ümmetin geleceğidir. Eğitim Bir Sen , ideali olan ,birikimi ve donanımı olan , gücünü ve birikimini de Türkiye genelinde 450 bin üyeden Memur-Sen genelinde ise 1 Milyon Üye den alan, bugün bu ülkenin gerçek manada en güçlü Sivil Toplum Kuruluşudur.
Kurulduğumuz günden bu yana kadar İnsanı merkeze alan, önce insan, önce insan ,önce insan anlayışıyla insana dair her şeye dair ve insanı önceleyen kültür ve referansı baz alarak sendikacılık yaptık.
Bizler Eğitim-Bir-Sen liler olarak Necip Fazıl’ın Çilesini kuşanmış, Nuri Pakdil’in klas duruşunu sendikacılığa uyarlamış, Sezai Karakoç’unDiriliş Muştusu’nu gençliğe bir miras olarak bırakma kaygısıyla yoğrulmuş, yeri gelmiş İsmet Özel'in Bir Yusuf Masalı ndaki gömleği gibi arkadan yırtılmış, ve aynı düşünce ekleminde mütefekkirlerinden biri olan Mehmet Akif İnan’ın ırmağının çağıltıları olmakla birlikte bu ülkenin öncü kuşaklarıyız.
Bu ülkenin yakın sivil tarihine şöyle bir göz attığımızda kaldırım taşlarından beslenen sağımızdaki ve solumuzdakilerin bir kaostan yükselerek beslendiklerini biliyoruz. Fakat rahmetli Akif İnan’ın bir avuç insanla başlattığı dünden bugüne hizmet üretme kaygısıyla eylemleriyle de söylemleriyle mücadeleci ve tümleşik bir Sendikayız.
Bugün bu sendika 1 Milyon Üye sayısında ne kadar güçlü ise ,bu sendika 18200 sayısında da o kadar güçlüydü. Biz büyüklüğümüzü üye sayısından alan bir sendika değiliz ,olmadık ,olmayacağız... O rakamlara yüklediğimiz anlamın farklı olduğunu bir tarafa koyalım, yetkili olarak çalışanlar adına masaya oturmanın yolu bu rakamlardan geçiyor ama asla Eğitim-Bir-Sen gibi bir kurumsal kimliği geçmişten günümüze kadar önümüze koyarsak ve fotoğrafa bakarsak asla büyüklenme yönünde olmadığını görüyoruz.
Bu iktidar döneminin onuncu yılında yetkiyi alarak 2010 referandumunda sağımızdaki ve solumuzdaki hayır kampanyası yaparken, biz toplumsal sözleşmeye Evet deyip, Evet çıktığında bu hükümet dersine çalışmadığından ilk defa yetkiyi aldığımızda hükümete “ya masaya yasa” deyip tarih yazan bir sendikayız.
Masaya oturduğumuzda da ,masadan kalktığımızda iş eylemi yapan cesur bir sendikaya 2001’de yasal sendika tarihi başladıktan sonra solumuzdakilerinve sağımızdakilerin9 yıl boyuncahükümetle masaya oturup koca bir sıfırla masadan ayrılıklarını gayet iyi biliyoruz. Bunların hiçbiri bize ne sendikacılık dersi verebilir, ne de bize bir şeyler öğretebilir.
Biz kurulduğumuz günden bugüne kadar bu ülkenin ,bu milletin, bu ümmetin, özgürlük alanlarında da emek vermiş , bedel vermiş, bir kurumsal yapıyız. Yetkiyi aldığımız 2010 yılından bu yana kadar sendikal zeminde toplumsal sözleşme de ortalama 213 kazanım üretmiş,ekonomik sosyal ve özlük hakları noktasında her toplu sözleşmenin üzerine koymuş olarak gelen bir sendikayız . Bizim çalıştaylarda bile önerdiklerimizi bunlar yetkili iken bile masada söyleyememişlerdir. Ne ettiğimizi, ne yaptığımızı bilmemiz gerekir.
Memur-Sen’e davet tercih Evet kampanyasını hızlı bir şekilde yürütmüş, şu ana kadar 300’e yakın teşkilatta neden Evet dediğini anlatmış , üzerine düşen sorumluluğu siyaseten değil, bu milletin gerçek sahibi ,gerçek evlatları olarak yerine getirdiğimizin farkındayız ve görüyoruz. Biz bu ülkenin yakın tarihin fotoğrafını çektiğimiz zaman bu ülkenin her 10 yılda bir iradesine ipotek konulan, her 10 yılda bir balans ayarı da çekilen ülke olduğunu ,altmışında, yetmişinde,sekseninde, 97 sinde ,2007 sinde, sarı kızında ay ışığında , balyozunda ,ergenokonunda, 17-25 inde ,kobani olaylarında , son destan olarak gerçekleşen 15 Temmuz’una varana kadarki süreçte, küresel baronların içerideki işbirlikçileriyle bu ülkenin her 10 yılda bir vesayet aparatlarıyla iradesi üzerindeki oyunları görerek, bu süreçte bir sorumluluk aldık .2010 referandumunda 80 İhtilali’nin gölgesinde hazırlanan 82 Anayasası ile hesaplaşmak ve ülkenin demokratikleşme adına ,sivilleşmesi adına, bir hesaplaşması idi ve Evet demiştik.
Bugün gezdiğimiz illerde neden “Evet” dediğimizi anlatıyoruz. Biz gezdiğimiz yerlerde teşkilat mensuplarını iknaya gitmiyoruz . Çünkü gittiğimiz yerlerde şunu net şekilde ifade ediyoruz. Bizim evetimizin sınırının 18 madde ile sınırlı olmadığını ,bizim 18 madde ile alakalı elbetteki önemsediğimiz fakat Türkiye genelindeki bu mücadelenin 18 maddeye indirgemenin yada siyasal bir zeminde yorumlamanın bir eksiklik olacağını ifade ediyoruz. Bu ülkenin defolu, sivil siyasi tarihini incelediğimizde fikirlerde ki ve zihinlerdeki putların kırıldığını, tabuları kırmanın bir sorumluluk olduğunun idrakindeyiz. Çünkü biz dünyevi tabular üretmedik ,yeni şeyler üreterek sendikacılık yaptık.
Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın YAYLA
Sendikanın kuruluşundan bu yana nasıl bir süreçten geçtiğini ve nerelerden geçtiğini unutmamanın şu anda yaşanan güzelliklerin ve bu güzelliklerin farkında olup ,bu bilinçle sendikacılık ve dava adamlığı yapmak gerekiyor. Son yılların en hızlı hastalığı konformizm hastalığına yakalanmamak ve bu sürece katılmamak gerekiyor.
Rahmetli İnan’a “Sendikayı Siz Kurmalısınız” dendiğinde her şeyden vazgeçti... Ailesinden, parasından vazgeçti .Sözü dinlenen rahmetli Akif İnan o teklife ,Hak işten aldığı bir Broadway ile Türkiye’nin tüm vilayetlerini ilçelerini dolaşarak hangi ilde muhafazakar camianın tanıdığı birisi varsa ya yüz yüze çağırarak, ya oraya giderek, ya da oraya bir mektup göndererek, “ Arkadaşlar burada böyle bir şey var görev verildi.Biz bunu yapmalıyız.” diyerek sendikacılık yaptı. Çok şükür Akif hocamızın samimi dilekleri ile kurduğu teşkilat şu an 1 milyon üye sayısı ile gündemde... O kuruluştaki samimiyet ve iyi niyet olmasaydı şu anda biz de burada olamazdık.
Sayıların bizim için çok fazla anlamı yok .Biz o ilk günkü ideallerimiz üzerinden sendikacılık yaptığımız için bugün buralardayız . 28 şubatı hep beraber yaşadık. İçimizde yaşayan ve o dönem beraber sendikacılık yaptığımız, mücadele ettiğimiz abilerimiz var. Sayılarımız gerçekten azdı, sesimiz cılız çıkıyordu ancak ilkelerimiz ve ideallerimizi o günde ki dik duruşumuzu da ifade ettiğimiz için bugün bir milyondan bahsediyoruz.
Müntesipleri değişmeyen bir sendika olarak buradayız. Rahmetli Akif İnan hocamıza “Ya Sayın hocam bu senin işin değildi, bu bizim işimiz değil ,biz neden böyle bir şey yapıyoruz ki “ diye sorulduğunda “Biz iki şey için sendikacılık yapacağız” demişti. Ve çok şükür o iki ayak üzerinde sendikacılık devam ediyor. Birincisi ne kadar vesayet odağı varsa o vesayet odaklarını deşifre etmek, onlarla mücadele etmek, kökünü kazımak için sendikacılık yapacağız .Çünkü hocamızın da geldi ve yaşadıkları bunun en bariz örnekleriydi. Vesayet odaklarının olduğu her yerde biz karşılarındaydık .
2010 yılında yine çok önemli bir referandumdu . Yaşanan o referandum önemliydi. 12 Eylül’ün bakiyeleri ile kalıntıları ile hesaplaşma , aynı zamanda sendikacılık ,emek hareketi açısından bir dönüm noktasıydı. 9 yıldır toplu görüşmeler vardı, hükümet sadece sizi dinliyor ama kendi istediğini yapıyordu. Masaya oturma yetkiniz vardı ama imza yetkiniz yoktu. Siz orada da toplu sözleşmeye geçirilen anayasa değişikliğiyle o referandumda vardı ,ve bu teşkilat 2010 referandumunda da hem vesayetin kalıntılarıyla hesaplaşma , hem de emek hareketi, kamu sendikacılığı adına çok önemli bir adımı vesile olacak referanduma evet demişti. Fakat o gün yetkili olan sendikalar ve konfederasyonlar görünüşte çok zıt kutuplarda olduklarını iddia etmelerine rağmen aynı yerde birleştiler “Hayır “ kampanyası yaptılar bugün yaptıkları gibi ...Çünkü onların Akıl hocaları 28 Şubat’taki beşli çeteydi. Çünkü onların akıl hocaları, onların geldiği kodlar, 28 Şubat’taki adı sivil olan ama asla yaptıklarıyla sivil olmayan teşkilattakilerdi.
Sivil toplum önemli bir argüman, toplumu değiştirmek,toplum sosyolojisini değiştirmek çok önemli bir güç... Memuru, işçisiyi,toplumun dinamikleridirbunlar... Ve sivil örgütler.. Öyleyse bu sivil örgütler aracılığıyla kendi ideolojilerini aktarabileceklerini çok iyi biliyorlardı ve maalesef örgütlerde bunlara alet oldular.. İşte onun için Memur Sen diğerlerinden farklı bir yapıdır.
Konuşmaların ardından soru cevap bölümü ve ikinci bölümde ilçe teşkilatlarının yaptığı çalışmaların sunumuyla divan toplantısı sona erdi.